9 Nisan 2013 Salı

Budizm Anlayışı


Budizmin Dünya üzerinde yaklaşık 500 milyon takipçisi bulunmaktadır. İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da yayılmıştır.

Budizm’de amaç: hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm öğretilerinin temelini meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır.
Buddha Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski Budist metinlerinde 'uyanmış kişi, farkında olan' anlamına gelmektedir. Siddhartha Gautama veya "Tarihî Buda"  Budizm'in kurucusu olarak kabul edilir. Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ızdırabı sona erdirecek bir mânevî anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık mertebesine eriştiği kabul edilir.

Dört Yüce Gerçek
Dört Yüce Gerçek, ve Sekiz Aşamalı Asil Yol bütün Budist okullarında itibar edilen öğretilerdendir. Budist yazmalarda kaydedildiğine göre, Dört Yüce Gerçek Gautama Buddha tarafından, aydınlanmaya ulaştıktan sonra verdiği ilk vaazda öğretilmiştir.
    1. gerçek, Dukkha: acı hayatın ve varoluşun bir parçasıdır.
    2. gerçek, Samudaya: acıların kaynağı arzu ve isteklerdir.
    3. gerçek, Nirodha: istek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir.
    4. gerçek, Magga: acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Asil Yol'dan geçer. Doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık, ve doğru konsantrasyon.

Sekiz Aşamalı Asil Yol
En önemli Budizm öğretilerinden biri “Sekiz Aşamalı Asil Yol”dur. Bu öğreti, tüm Budist okullarında temel öğreti olarak gösterilmektedir. Buda’nın belirlediği “Dört Yüce Gerçek”in sonuncusudur. Nirvana’ya giden ve acıları sona erdiren yol olarak kabul edilir. Budizm, acıdan ve ıstıraptan kurtulmanın ancak bu sekiz yol sayesinde olacağını savunmaktadır.

Meditasyon
Budist meditasyonu ki tema üzerine kurulmuştur: zihnin dönüşümü, ve bu zihnin kendisinin ve diğer olguların keşfi için kullanılması.
Theravada Budizmine göre Buda iki tür meditasyon öğretmişti, samatha meditasyonu ve vipassana meditasyonu. Çin Budizminde, bu meditasyonlar  bilinse de Chan (Zen) meditasyonu daha popüler hale gelmiştir. Yazar Peter Harvey’e göre, Budizm’in sağlıklı geliştiği dönemlerde, sadece rahipler, rahibeler ve evli Lamalar değil, sıradan halktan kendini adamış insanlar da meditasyon uygulamıştır. Budizm Ansiklopedisi adlı kaynağa göre, düşünülenin aksine modern zamanlara kadar Budist tarih boyunca, sıradan halkın ciddi meditasyon uygulaması olağan olarak görülen bir olgu değildi.

Samādhi (Meditatif eğitim): samatha meditasyonu
Sekiz Aşamalı Asil Yol’un belirttiği şekliyle, samyaksamādhi "doğru konsantrasyondur". Samādhi geliştirmenin başlıca yolu meditasyondur. Samādhi’nin geliştirilmesiyle, kişinin zihni kirlerden arınmış, huzurlu, sakin ve berrak hale gelir.
Meditasyonu yapan bir kez güçlü ve etkin bir konsantrasyona (jhana) ulaştıktan sonra, zihni gerçekliğin nihai doğasına dalmaya ve içyüzünü kavramaya (vipassanā) hazır hale gelir, ve sonunda tüm ızdıraplardan kurtulması mümkün olur. Kavrayışı elde etmek için ihtiyaç duyulan zihinsel konsantrasyona ulaşma yolunda, farkındalık gelişimi vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Samatha meditasyonu bir nesne ya da düşüncenin farkında olmakla başlar, kişinin bedenine, zihnine ve tüm çevresine yayılarak, bir tür tam konsantrasyon ve huzur (jhana) durumuna yol açar.
Meditasyon tarzında, bağdaş kurarak ya da diz çökerek oturmaktan, ilahi söylemeye, yürümeye kadar pek çok farklı yöntem bulunur. En yaygın yöntem, kişinin nefesine konsantre olmasıdır (anapanasati), çünkü bu yöntemle hem samathaya, hem de vipassanaya ulaşmak mümkündür.
Budist uygulamada, samatha meditationunun zihni sakinleştirebileceği, ancak zihnin nasıl rahatsız olmaya başladığını anlamamızı yalnızca vipassanā meditasyonunun sağlayabileceği söylenir. Böylelikle bilgi (jnana; Pāli ñāṇa) ve erdeme (prajna Pāli paññā) kavramak ve dolayısıyla nirvāṇaya (Pāli nibbāna) ulaşmak mümkün olacaktır. Kişi jhanadayken, tüm kirler geçici olarak bastırılır. Ancak erdem (prajñā veya vipassana) tüm kirlenmeleri ortadan kaldıracaktır. Jhanalar aynı zamanda Arahantların dinlenmek amacıyla geçtikleri durumlardır.

Prajñā (Erdem): vipassana meditasyonu
Prajñā (Sanskritçe) veya paññā (Pāli), bağımlı köken, Dört Yüce Gerçek ve varoluşun üç işareti kavramlarının kavranmasıyla ulaşılan erdem anlamına gelir. Prajñā acıları ortadan kaldırma ve bodhiyi ortaya çıkarma gücü olan erdemdir. Tüm şeylerin doğasındaki dukkha (tatminsizlik), anicca (geçicilik) ve anahatta (bensizlik) gibi olguları açığa çıkararak, nirvanaya ulaşmada temel araç olduğu söylenir. Prajñā Mahayana geleneğinde paramitaların altıncısı olarak sayılmıştır.

Öncelikle prajñā, vaazlar (Dharma konuşmaları) dinleyerek, okuyarak, araştırarak, Budist metinleri ezberleyerek ve konuşmalara katılarak kavramsal düzeyde elde edilir. Kavramsal anlayışa ulaşıldıktan sonra günlük hayata uygulanmalıdır ki, böylelikle her Budist Buda’nın öğretilerinin doğruluğunu pratik düzeyde deneyebilsin. Burada dikkat edilmesi gereken, teoride kişinin derin meditasyonda olsun, vaaz dinlerken, günlük hayatında çalışırken ya da herhangi bir eylem sırasında olsun, uygulamanın herhangi bir devresinde Nirvana'ya ulaşabileceğidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder