Budizmin Dünya üzerinde yaklaşık 500 milyon takipçisi
bulunmaktadır. İlk önce Hindistan’da
ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güney, Güneydoğu
ve Doğu Asya’da
yayılmıştır.
Budizm’de amaç: hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını
açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm öğretilerinin
temelini meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç
zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır.
Buddha Sanskritçe ve Pali dillerindeki eski
Budist metinlerinde 'uyanmış kişi, farkında olan' anlamına gelmektedir. Siddhartha Gautama veya
"Tarihî Buda" Budizm'in
kurucusu olarak kabul edilir. Siddharta’nın hayattaki acıların kaynağını
açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ızdırabı sona erdirecek bir
mânevî anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık mertebesine eriştiği kabul
edilir.
Dört Yüce Gerçek
Dört Yüce Gerçek, ve Sekiz Aşamalı Asil Yol bütün Budist okullarında itibar
edilen öğretilerdendir. Budist yazmalarda kaydedildiğine göre, Dört Yüce Gerçek
Gautama Buddha tarafından, aydınlanmaya ulaştıktan sonra verdiği ilk vaazda
öğretilmiştir.
•
1. gerçek, Dukkha:
acı hayatın ve varoluşun bir parçasıdır.
•
2. gerçek, Samudaya:
acıların kaynağı arzu ve isteklerdir.
•
3. gerçek, Nirodha:
istek ve arzular bırakılırsa acılar sona erdirilebilir.
•
4. gerçek, Magga:
acıların sona erdirilmesinin yolu Sekiz Aşamalı Asil Yol'dan geçer. Doğru
kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba,
uyanıklık, ve doğru konsantrasyon.
Sekiz Aşamalı Asil Yol
En önemli Budizm öğretilerinden biri “Sekiz Aşamalı Asil Yol”dur. Bu
öğreti, tüm Budist okullarında temel öğreti olarak gösterilmektedir. Buda’nın
belirlediği “Dört Yüce Gerçek”in sonuncusudur. Nirvana’ya giden ve acıları sona
erdiren yol olarak kabul edilir. Budizm, acıdan ve ıstıraptan kurtulmanın ancak
bu sekiz yol sayesinde olacağını savunmaktadır.
Meditasyon
Budist meditasyonu ki tema üzerine kurulmuştur: zihnin dönüşümü, ve bu
zihnin kendisinin ve diğer olguların keşfi için kullanılması.
Theravada Budizmine göre Buda iki tür meditasyon öğretmişti, samatha meditasyonu ve vipassana meditasyonu.
Çin Budizminde, bu meditasyonlar bilinse
de Chan (Zen) meditasyonu daha popüler hale gelmiştir. Yazar Peter Harvey’e
göre, Budizm’in sağlıklı geliştiği dönemlerde, sadece rahipler, rahibeler ve
evli Lamalar değil, sıradan halktan kendini adamış insanlar da meditasyon
uygulamıştır. Budizm Ansiklopedisi adlı kaynağa göre, düşünülenin aksine modern
zamanlara kadar Budist tarih boyunca, sıradan halkın ciddi meditasyon
uygulaması olağan olarak görülen bir olgu değildi.
Samādhi (Meditatif eğitim): samatha meditasyonu
Sekiz Aşamalı Asil Yol’un belirttiği şekliyle, samyaksamādhi
"doğru konsantrasyondur". Samādhi geliştirmenin başlıca yolu
meditasyondur. Samādhi’nin geliştirilmesiyle, kişinin zihni kirlerden
arınmış, huzurlu, sakin ve berrak hale gelir.
Meditasyonu yapan bir kez güçlü ve etkin bir konsantrasyona (jhana) ulaştıktan
sonra, zihni gerçekliğin nihai doğasına dalmaya ve içyüzünü kavramaya
(vipassanā) hazır hale gelir, ve sonunda tüm ızdıraplardan kurtulması mümkün
olur. Kavrayışı elde etmek için ihtiyaç duyulan zihinsel konsantrasyona ulaşma
yolunda, farkındalık gelişimi vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Samatha meditasyonu bir nesne ya da düşüncenin farkında olmakla başlar, kişinin bedenine,
zihnine ve tüm çevresine yayılarak, bir tür tam konsantrasyon ve huzur (jhana)
durumuna yol açar.
Meditasyon tarzında, bağdaş kurarak ya da diz çökerek oturmaktan, ilahi
söylemeye, yürümeye kadar pek çok farklı yöntem bulunur. En yaygın yöntem,
kişinin nefesine konsantre olmasıdır (anapanasati),
çünkü bu yöntemle hem samathaya, hem de vipassanaya ulaşmak
mümkündür.
Budist uygulamada, samatha meditationunun zihni
sakinleştirebileceği, ancak zihnin nasıl rahatsız olmaya başladığını anlamamızı
yalnızca vipassanā meditasyonunun sağlayabileceği söylenir. Böylelikle
bilgi (jnana;
Pāli ñāṇa) ve erdeme (prajna Pāli
paññā) kavramak ve dolayısıyla nirvāṇaya (Pāli nibbāna)
ulaşmak mümkün olacaktır. Kişi jhanadayken, tüm kirler geçici olarak
bastırılır. Ancak erdem (prajñā veya vipassana) tüm kirlenmeleri
ortadan kaldıracaktır. Jhanalar aynı zamanda Arahantların
dinlenmek amacıyla geçtikleri durumlardır.
Prajñā (Erdem): vipassana meditasyonu
Prajñā (Sanskritçe) veya paññā (Pāli), bağımlı köken, Dört Yüce
Gerçek ve varoluşun üç işareti kavramlarının kavranmasıyla ulaşılan erdem anlamına gelir. Prajñā
acıları ortadan kaldırma ve bodhiyi ortaya çıkarma gücü olan erdemdir.
Tüm şeylerin doğasındaki dukkha (tatminsizlik), anicca (geçicilik) ve anahatta (bensizlik) gibi olguları açığa çıkararak, nirvanaya ulaşmada temel araç olduğu
söylenir. Prajñā Mahayana geleneğinde paramitaların altıncısı olarak sayılmıştır.
Öncelikle prajñā, vaazlar (Dharma konuşmaları) dinleyerek, okuyarak,
araştırarak, Budist metinleri ezberleyerek ve konuşmalara katılarak kavramsal
düzeyde elde edilir. Kavramsal anlayışa ulaşıldıktan sonra günlük hayata
uygulanmalıdır ki, böylelikle her Budist Buda’nın öğretilerinin doğruluğunu
pratik düzeyde deneyebilsin. Burada dikkat edilmesi gereken, teoride kişinin
derin meditasyonda olsun, vaaz dinlerken, günlük hayatında çalışırken ya da
herhangi bir eylem sırasında olsun, uygulamanın herhangi bir devresinde
Nirvana'ya ulaşabileceğidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder